18 Mart 2009

behemoth


16 Mart'ta, yani Rachel'ın ölümünün 6. yıldönümünde yayınlamam gerekiyordu ama tembelliğimden, işte ancak 2 gün sonra, aceleyle kotarılmış bir yazıyla idare ediyorum...
15 Seninle birlikte yarattığım Bahamut'a bak, sığırlar gibi ot yiyor.
16 Bak, ne güç var belinde, karnının kasları ne güçlü!
17 Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor, sımsıkıdır uyluk lifleri.
18 Kemikleri tunç borular, kaburgaları demir çubuklar gibidir.
19 Tanrı'nın yapıtları arasında ilk sırayı alır, yalnız yaratıcısı ona kılıçla yaklaşır.
20 Tepeler ürünlerini ona getirir, bütün yabanıl hayvanlar yanında oynaşır.
21 Hünnap çalıları altında, kamışlarla örtülü bir bataklıkta yatar.
22 Hünnaplar onu gölgelerinde saklar, vadideki söğütler kuşatır.
23 Irmak coşsa bile o ürkmez, güvenlik içindedir, Şeria Irmağı boğazına dayansa bile.
24 Gözleri açıkken kim onu tutabilir, kim kancayla burnunu delebilir?
[ Eski Ahit, Eyüp 40 ]
Eyüp elbette Tanrı'ya inanıyor, neredeyse hiç şüphesi yok; ama çevresine baktığında kötülüğe rast geliyor gözleri devamlı, ve nedensiz acılar masumların sırtında, onları eziyor. Kalbi bunu kabullenemiyor Eyüp'ün, tamamen kalbinin mantığına bıraksa kendini, O'nu inkâr etmeye varması gerekecek, ama o Tanrı'nın var olduğunu biliyor. Peki şimdi ne olacak, bu işin içinden nasıl çıkacak?

Eyüp'ün kendisiyle doğrudan konuşan Tanrı'sı var; biz ise, işte bu kuru toprak üzerinde, birbirimizle başbaşayız. Tanrısı Eyüp'le konuşuyor ve ona güçlü kuvvetli Bahamut'u örnek gösteriyor. Bahamut güçlü; kemikleri tunç borular, kaburgaları demir çubuklar gibi Bahamut'un, ama işte denizlerin hakimi Leviathan gibi vahşi değil yine de, et değil ot yiyor ve kuyruğunu sedir ağacı gibi sallamakla yetiniyor yalnızca. Bir efsaneye göre dünya zamanını tüketip yolun sonuna geldiğimizde, Leviathan ve Bahamut bir kavgaya tutuşacak, sonunda da birbirlerini öldürecekler. Deniz canavarının güzel ve parlak pulları var sırtında, bunlar hayatta kalmayı başaranlara birer baraka olacak ve barakalarında otururken Bahamut'un lezzetli etini yiyecekler. Ama dünyanın sonuna daha var, ve işte Bahamut kamışların üzerine uzanıp kuyruğunu sallayarak bekliyor henüz.

...

Şeria ırmağı cesetler ve feryatlarla Bahamut'un boğazına dek dayanmış durumda şimdi. İsrailoğulları ile birlikte Eski Ahit'in Bahamut'u da döndü kutsal topraklara ve bu sefer kemikleri gerçekten tunç borulardan ve kaburgaları gerçekten demir çubuklardan yapılma. Ama artık ot değil, beton ve kanla besleniyor.

...

Rachel Corrie, ISM (International Solidarity Movement) gönüllüsü olarak Refah'ta bulunan bir Amerikalıydı. O mahaldeki tek doktor olan Samir Nasrallah'ın evinin İsrail güçlerince yıkılmasını önlemek amacıyla gösteri yaparken, bir IDF (Israeli "Defence" Force) buldozeri tarafından iki kere ezilerek öldürüldü (16 Mart 2003). Öldüğünde 24 yaşındaydı. Aşağıda, ölümünden iki gün önce kendisiyle yapılan bir röportaj var:


Rachel'ın ölümünden sonra Channel 4 tarafından çekilen bir belgesel (The Killing Zone) de, Rachel'ı anmak için olay yerine giden grubun başına gelenleri gösteriyor ve tüm bir mahalleden geriye kalan tek evin (malum doktorun evi) sakinlerini ziyaret ediyor:


> Edward Said'in konuyla ilişkili bir yazısı: Rachel Corrie'nin Anlamı
> Rachel'ın Filistin'den ailesine yazdığı mektuplar: Rachel's Words
> Caterpillar firmasına karşı: CAT Destroys Homes

4 yorum:

  1. Yığınla küfür ettiğimiz zamanlardan kalma bir anı şimdi, ne garip şu dünya insanı "iki kere" ezebiliyor...

    YanıtlaSil
  2. Rachel, heveslenip cesaret edemediğimiz eylemlerin simgesi. Yapamayacaklarımızın, sadece istemekle kalacaklarımızın...

    YanıtlaSil
  3. o fotoğraftaki adamın bıyığı, şener şen bıyığına benziyor ha.

    YanıtlaSil
  4. Zeynep,
    Gerçekten öyle. Şu son birkaç yılda kaç kere dellenip "ehh, ben bırakıp her şeyi, Filistin'e (ya da bilmemnereye) gideceğim!" dediğimin sayısını unuttum. Ve ama işte Rachel'ın ölüm yıldönümünde küçük bir yazı yazayım dediğimde, tembelliğimden onu bile yarım yamalak ancak yapıyorum.

    Madafaka,
    hangi adam yahu?

    YanıtlaSil