5 Mayıs 2010

çekirdek ve sis


When Lord Henry had sat down again, Mr. Erskine moved round, and taking a chair close to him, placed his hand upon his arm.

"You talk books away," he said; "why don't you write one?"

"I am too fond of reading books to care to write them, Mr. Erskine. I should like to write a novel certainly, a novel that would be as lovely as a Persian carpet and as unreal."
Oscar Wilde, The Picture of Dorian Gray

Hiçbir şey açıklamayan bir yazarlığı oldu M ’nin. İçine mânâlar tıkıştırılmış bir çekirdek yaratmakdan özenle kaçındı. Hayır, bu bile değil: bir çekirdek yarattı kesinlikle, ama içine hiçbir mânâyı sokmadı. Yine de onu okuduğunuzda her şey berraklaşıyordu sanki. Nedenini göremiyordunuz, ama böyleydi bu. Kaos, diyenler oldu; ama kaosun hacmi yeterince büyükse ister istemez örüntüler oluşur kendiliğinden; belki bölük pörçük, belki çok kısa ömürlüdürler, ama mutlaka oluşurlar. Lekesiz, gerçek kaos ancak bilincin yıkıcı gücüyle yaratılabilir. M ‘nin yazarlığı da böyleydi: en iyi soyut tablolar kadar estetikti kitapları, ama benzeriyle bir araya gelerek belirgin bir mânâ ortaya çıkarmaya çalışan kelimelere, göstericilere yürüyüş yaptırmamaya and içmiş polis hışmıyla saldırırdı. Edebiyatının tüm gücü de buradaydı belki: havada asılı duran semboller sisinden tüm lüzumsuz, mânâsız parçacıkları kendine çekiyordu ve sis inceliyor, çekirdek irileşip sis inceldikçe her şey berraklaşıyordu.

O’nun yazarlığı, bir tür kamikazeydi. Edebiyat ülkesini kurtarmak için kendini fedâ eden bir intihar bombacısı. “Ben saçmalığı yazacağım. Saçmalığı yazacağım ve bunu yaparken sözlerime tamamen sadık kalacağım: kitabımda saçmalığı sergileyip yüce bir mânâya ulaşmayacağım. Sadece saçmalığı yazacağım” dedi, yapılmasına rıza gösterdiği tek röportajında.

Kendi varoluşuna sadakatinde tavizsizse “büyük” olabilirdi böyle bir edebiyat ancak ve M, saçmalığa tamamen sadık kaldı. Yazmayı bitirdiğinde kitaplarının kapakları arasında yalnızca saçmalık, dışında da geri kalanlar vardı.